27 Eylül 2009

O mu bu mu şu mu?? hepsi hepsi hepis!!


Nasıl bir midedir benimki ilginç zira aynı anda hem kıymalı kaşarlı pide hem hamburger hem dolma hem işkembe hem künefe hem adana kebap hem ayran hem kola hem turşu hem içli köfte hem hem hem hem diye uzayan bir liste çekebiliyor. Hani ne yesek sorusu sorulduğunda 'benim içün farketmez' derler ya hıh ben de derim fekat benim sebebim canım bi şey çekmiyo falan değil aksine canım her şeyi çekiyo ne olsa yerim hohoho gibi bir mideye sahip olmamdan kaynaklanıyor.
İşin en kötü yanı da ne biliyor musun sevgili okur aynı şeyi yemekten sıkılmam. Misal pizza yiyorum 1 dilim yedim tamam benim için bitmiştir o. Garson götür bebeyüm; şimdi biraz sarma getir. Ondan da 2 tane mi yedim. Tamam kaldırabilirsin ardından envai çeşit gıdım gıdım şey yiyebilirim. Fekat tıkanırım. Anlıyo musun beni; çünkü beni anlayan birilerine ihtiyacım var:( Aynı yemeği on dakikadan uzun yemek beni sıkıyor yani doymasam bile o yemekten sıkılıyorum. Ha bizim evde sanki kırkmilyonbeş kilo yemek çıkıyo günde yeeaak yaaa bizde de bildiğin genel Türk usulü çorba+yemek+pilav+salata+yoğurt gibi bir sistem var.
Fekat şimdi ben yurda gidicem ya bunnu bile bulamicam. Yani sadece canımın çektiğiyle kalıcam sokaklarda kıç çimdiklemekten arkama sapıklar takılacak. Ühüüü... Yemek mek mek meğ meğ mmm(ekolu ses efekti vermeye çalıştım ama olmadı di mi; fekat idare eder misin yani diyorum ki idare edebilir misin sevgili okur hı? evet sana soruyorum niçün konuşmuyorsun??!! )

fötö: deviantart

26 Eylül 2009

,,


Sanki hep çocuk kalacaktık.
Elimizde çikolatamız ve ıhlamurumuzla.
Fakat büyüdük sanırım; büyüdük mü dersin?
Hani şimdi can dostun nişanlanırken
Sen bunları düşündüğüne göre..
Yani evet sanırım büyüdük.
Oysa sabaha kadar dedikodu yaparken
Ne zaman 'nişanda saçımı nasıl yaptırayım' a
Geldi vakit.
Büyüdük sanırım.
Ve vakit geldi mi ki?
Hani artık ayrı evlerin olduğu,
Sabaha kadar sohbetlerin yerini
Geçim sıkıntısına bıraktığı
Akrep ve yelkovan ikilisinin
'Kaç metre perde diktireyim'e dayandığı
Yok canım sen de..
Şaka..
Mutlu olalım hepimiz olur mu?
Evden getirdiğimiz sandviçlerle ekonomimizi düşünürken olduğu gibi
Artık evde ne pişirsek diye düşünmeye başladığımızda da.
Mutlu ve de büyük
Alıngan, narin ve çocuk..

foto:deviantart

24 Eylül 2009

flying just in my dreams


Çok enteresan rüyalar görüyorum sevgili okuyucu. Dün rüyamda stickman 'le film setindeydik. Benim uçmam gerekiyordu. Misina gibi renksiz iplerle tavandan beni bağlamışlardı. Fekat işin ilginç kısmı böyle kemer gibi bi şeyden bağlamamışlar da ellerimden kollarımdan bağlamışlar beni. sallandırmışlar resmen beni!! Stickman ise bir şort giymiş bir de atlet töbe töbe allahım bir ge göbekli böyle görsen.. Stick dedim zenci dedim elim kolum bağlı kurtar beni dedim kendisi beni dinlemedi böyle oda gibi bir yerde kenara sinmiş yemek yiyor! Sonra benim kolum falan acıya acıya uçtum ben indim sora. Ne saçma bir rüyaydı. Hayır stick madem ruyama girdin adam akıllı gir yok don atlet gel bi de yemekleri ye ben orda mosmor kangren modunda hiç tasvip etmedim.
Oturdum ağladım sonra. Şaka şaka ağlamadım.
Uyuyodum be ya.. Döne döne naaptım üstüm mü açtım ne..


Haa Beşir bir loser gibi davranma artık.. Manidar sözler edip ardından susma. Adam saf sen de arkasından vurma..

foto:deviantart

23 Eylül 2009

it was called yellow


Afedersiniz nasıl olur da herkes giderken Antalya'dan ben kış gelmedi ki olmaz ki olamaz ki yok Ankara 16 derece mi hoho
yalancı:)
şakacı:S
yemin et?
valla de:( şeklinde değişen surat ifademle direnebilirim...
İstanbul özlerim seni.. Ankara kolonya tut, şeker ver bakiim bana..
Şehirlerle konuşmak da nerden çıktıysa cık cık..
Bugün Kaleiçi' ne gittim; yaya yolunda yürüdüm, Işıklardan geçtim.. Neden böyle bir gitmeme isteği var içimde bu kez anlamadım.
Lakin bugün Antalya'dan gitme vaktimin geldiğini anladım.
Çünkü ilk kez paso sordu bana şoför okulun kartını gösterdim Akdeniz üni kartı geçerli sadece git Antkart al dedi. Ağliciiim!
Korkuyorum heralde yeni bir şehir yeni insanlar fikrinden.
Hadi bebeğim-kendine bebeğim diye hitap etmek- alışkınsın sen nerde olduğun belli olmaz ki zaten.Topla kendini ve hazırlan az kaldı..
Yeah i'm ready to go but somehow couldn't it be later:(

'Look at the stars,
Look how they shine for you,
And everything you do,
Yeah, they were all yellow.'

dedi Cold Play
...

foto:deviantart

22 Eylül 2009

Tefal Samsung'a Hp ile yatakta geçici dövme bağlamış


Otobüste genelde müzik dinlerim ya da dergi okurum.
Eğer müzik dinliyorsam sesini sadece kendi duyacağım şekilde açarım.
Şahıslarla ilgili ya da dinledikleri müziklerle ilgili yorum yapmam- belki kişilik tahlili yapmaya çalışabilirim- aynı zamanda kişiliklerine çamur da atmam
--daaaaa son ses Edip Akbayram dinlemek neyin nesidir yahu??
Mango'ya girer çıkarım indirimde abuk sabuk şeyler alırım ama nedense aldıktan sonra aldıklarımı beğenip giymem. Sadık kaldığım sadece 1 çantam.
En sevdiğim t-shirtlerim Pull& Bear'dandır ve de ne versen giyerim bacım dediğim markalardan biridir.
Zara trf ve Stradivarius takip edebilir.
Antalya Dedeman' da kurulan c.tesi pazarında daha önce tonla para döküp aldığım şeyleri 3,5tl'ye gördükten sonra 1 numaralı mekanım olmuştur kendisi.
Marka takıntılı değilimdir. Cidden. Pazardan alışveriş yapmayı kendi takılarımı üretmeyi sonra takamamayı severim zira tenim hassas olduğundan hemen kabarıveriyor gümüş değilse.
Geçici dövme yaptırmıştım bebeyken ona bile alerjim varmış arkadaş kına alerjim çıktı o zamanlar. Dövme geçmişti şekil kalmıştı kızarık ve kabarık.
Doktora gittim hmm burda bi çiçek varmış burda böcek varmış diye yorumlar yapmıştı.
Senelerdir kullanıp aramızda duygusal bir bağ olduğunu iddia ettiğim telefonum samsung sgh e730 dur.
Kendisi gridir ve de canımdır, ciğerimdir.
Genelde yatağımda otururum ve bilgisayarım dizlerimde olur hakikaten 'lap-top'dır.
Kendisi hp pavilion dv5000' dir ve emektardır.
Adına da tee alındığı vakit 'öyle bişi' koymuşum nedense..
Neden böyle şeyler yazdım şimdi yok telefonum yok bilgisayarım diye bilmiyorum. Bizde fritöz yok.
Tefal ne varsa sende var.


foto:deviantart -------->yeni masaüstü fotom..

21 Eylül 2009

Dı rı rı rıııım!


Filmci geldi hu huuuuu!!

Film izleme seansımızda bugün RENDITION..

Bakalım neler olacak..

sevgili ceyk cilınholcuğum öptüm seni.

19 Eylül 2009

anlamıyorum zaman zaman genellikle bazen ve sık sık

İnsanların her şeyi güzelce söyleyebilecekleri bir sistemleri var diğ mi..Evet. Bu sistem başlı başına öncelikli olarak konuşmadır diğ mi? O zaman neden sessizce anlayışla halledilebilecek şeyler direkt bağırma yoluyla halledilmeye çalışılıyor? Hoşgörü istiyorum. Halden dertten anlayan insanlar olsun istiyorum etrafımda bırakın etrafımı en yakınımda. Annemle sık sık kavga ediyoruz. Sebebi de annemin ses tonunu HİÇBİR zaman ayarlayamaması. Onunla dertleşmek bile olanaksız. Genelde ailelerde dengeleyici bir unsur olur ya baba ya anne bir şekilde rahatlatır fakat garip bir şekilde benim ailemde dengeleyici unsur olan o kişi yok. Aile içi genel dengeleyici benimdir hatta genelde.
Konuşmakta ve paylaşmakta problem yaşıyorum. Ailemle problem yaşadığım depresif bir hayat sürdüğüm gibi bir şey yok. Fakat çoğu zaman benden haberi bile olmayan-neler yaşadığım, neler hissettiğim gibi..- bir ailem var. Konuşma ve paylaşım eksikliği tavan yapmış durumda. Çocuk gibi küsen bir annem ve küsme alışkanlığı olanlardan nefret eden bir de ben varım. Kıyamıyorum anneme haksız bile olsam özür diliyorum ama bundan sıkılmaya başladım artık sanırım. Çünkü büyüyorum ve artık zor geliyor bazı şeyleri kaldırmak.
Sıkıldım..
Migrenim tuttu.
Depresifim bugün.
Evet anne lanet bir çocuğum.
Bayramdan önce ne hoş;
Lakin bayram gelmiş neyime..

17 Eylül 2009

cem garipoğlu çocukmuş ama -muş



Bu arada Cem G. teslim olmuş. Cem çocukmuş. Cem çocuksa ben bebeyim. Bence rahat 24 gösteriyor pire ettiler resmen. Sucuk ekmek istedi çocuk işte vah vah tribine girdi avukatı. Konuşurken de çocuk deyip durdu. Neyin üstüne gidecekleri belli. Kokusu çıkacak bakalım.

16 Eylül 2009

-ebilirim, -abilirim BEN

Ayaklarımı uzatıp filmin tadını çıkarabilirim.
Alışveriş yapmış olmanın dinginliğiyle sadece kahvemi yudumlayabilirim.
Beynimin uyuşuk halinin zevkine varabilirim.
Hiçbir şey yapmayarak çok şey yapabilirim.
Sadece uyuyabilirim.
Gözlerimi kapatıp hayal kurabilirim-hem de saatlerce..
Geleceği düşünebilirim;ihtimaller üzerine..
Hayatımı irdeleyebilirim.
Bugünümü düşünebilirim.
Dünümü düşünebilirim.
Yarınımı düşünebilirim.
Kendi kendime dedikodu yapıpı cık cık sesi çıkarabilirim.
Saatlerce dua edebilirim.
Bir dakikada ettiğim duaların nereye gittiğini düşünmeye başlayıp sorgu sistemimi devreye sokabilirim.
Sadece kendimi düşünebilirim.
Kendimi etrafımdakilere adayabilirim.
Telefonumu kapatıp ortadan kaybolabilirim.
Balkona çıkıp baharın son yaseminlerinin kokusunu içime çekebilirim.
Cırcır böceklerinin son şarkılarına eşlik edebilirim.
Gökyüzüne bakıp yıldız kaysın diye temenni edebilirim.
Umutsuzluğa kapılıp kapılıp tekrar umuda sarılabilirim.
İtaat edip susabilirim.
Asi olup avazım çıkana kadar bağırabilirim.
Elimi kolumu dolayıp sadece etrafımı izleyebilirim.
Sesimi çıkarmayıp bilinçaltımın çöplüğünü doldurabilirim.
Bir an gelir her şeyi unutabilirim.
Hiç umulmadık anda birini can evinden vurabilirim.
Bakışlarımla her şeyi anlatabilirim.
Kelimelerle kendimi ifade etmekte güçlük çekebilirim.
Yetmeyen sözcükler için yenilerini uydurabilirim.
Bir kitabın bir sayfası olabilirim.
Zİhnimi tazeleyemeyebilirim.
Kimseyi tanıyamayabilirim.
Bir saniyelik kokuyla bir yılı bir saniyede yaşayabilirim.
Karşımdakine karşımdakini bir cümleyle sadece içimden anlatabilirim.
İnsanların zayıf noktalarını kullanabilirim.
Sessizce çok yol alabilirim.
Kimseye söylemeden hayatımı değiştirebilirim.
Hiç konuşmadan uzun bir süre yaşayabilirim.
Sadece yaşamak için yaşayabilirim.
Zaman zaman depresif olabilirim.
Birlikte yaşaması kolay bir insan olabilirim.
Komplo teorileri üretebilirim.
Sevecen ve şefkat dolu olabilirim.
Dokunabilirim; gerçekten dokunabilirim.
Hissederim-HİSSEDERİM...
Bu böyle uzayıp gidebilir..
Her şey olabilir..
Her şeyi yapabilirim..
Ama ne olursa olsun 'ben böyleyim'..
O an nasılsam işte öyle, değişken olabilirim..
Durağan da olabilirim.
Özümün üstüne gitmesinler yeter.. Yoksa her an patlayabilirim..

13 Eylül 2009

Ay otobös beni tutar şöfer bey


Yollardan yollardan taşlar sıçradı camlara
Afyondan mafyondan kaymak yolladım dostlara

Bir bossayla gezelim görelim poroğramında daha sizleri ağırlamaktan zevk duyarım efendim.
Bildiğiniz üzre o tepeden bu tepeye ankara'ya geçiş yapıyorum. Sürekli yollarda geçen ömrüme bir kaç milyar kilometre daha ekledim.

Son yolculuğumda coğrafya bilgimi konuşturup Afyon dolaylarında ruzgar aşındırmalarını, eski su yataklarını falan inceledim. Bir öbek peribacası gördüm. Sonra dedim ki yahu yahu bu Afyon niçün Ege' de sayılıyor zira kendisi çorak çopalak görünüyor. Fekaaaat daha sonra çamları inceledim ve de Ege'nin doğru karar olduğunu anladım. İşte böyle araştırmacı bilge bir insan olarak Anadolu'yu sizin için karış karış geziyorum. Ve de bilgilendiriyorum.

Oysa keşke gurme olup Anadolu'nun her yerinden bir kaç lokma yemek yeme şansım olsaydı. Yemeğe bu kadar düşkün olan ve de yeni lezzetlere açık olan ben niçin ama niçin bir memur olacağım. Meğmur-mahmur.. Parasız pulsuz.

Aristokrat köşe yazarları gibi bloguma girip bugün Fransa Burganoya'ya beyaz şarap içmeye gittik Dijon hardalı tattık. Çok eğlenceli bir sohbet eşliğinde arkadaşlarımızla orada bla blaya geçtik gibi bir yazı yazabilirim. Fekat benimki şöyle olur;

'Hişş bak bi haşahaşlı ekemeği ne güzel yapmışlar oolum keşketen de ye off deli gibin acıkmışım acık fellah köfte ayırıyım yok şurdan yoğurtlu gözleme kopar ver vazcaydım. Ya da ordan bir patlıcan kebabı çek yanına doldur şalgamı' şeklinde.

Anadolu'nın bağrından kopup gelen soyu yörük olan ben işte bu Anadolu çocuğu edamla idealist bir öğretmen olup her yere gidebilirim. Cidden bak. Her yere. Hİç burun kıvırmam. Hoşuma bile gider. Her yere gitmek lazım. Gitmesek görmesek o köy bizim köyümüz olmaz çünkü.

Yollardan yollara diyardan diyara
Gezdim durdum oradan buraya
Karar kıldım birgün gurme olmaya
ye ye doyma obez olma yolunda
Öpsün sizi yedi cüce dikkat edin sakara
Şirin o be çıldırma seni gidi bossa nova

foto:deviantart


05 Eylül 2009

Merıbaağğ benim adım şuğlee


İsimlerle ilgili garip takıntılarım var.Tanıdığım insanların ismi o olmasa ne olurdu diye düşünüyorum zaman zaman. Renklerine saçlarına vucut yapılarına göre isimler uyduruyorum. Yıllara göre isim dağılımlarına bakınca 80lerin sonuna doğru patlama yaşayan merve ismi ve de elif ismi üzerinde karakter analizi yapmak daha kolaydır zira her 3 kızdan 5inin ismi merve. Bir örnek vermek gerekirse yurtta adını bilmediğim kızlara merve diye hitap ediyordum matematiksel zekamı kullanıp olasılık hesapladığımda tutma oranının %66099tr54.66 olduğunu hesaplamıştım ve de bu sayede yurttaki her kızı tanır olmuştum . İşte benim şansıma mıdır nedir nerde bir merve hepsi mi mızıkçı; hepsi mi ille de benci yarebbi! Uzun karakter tahlillerim sonucu merve ismindeki 'R' harfinin buna sebebiyet verdiğini çözdüm. R harfini uzat n'oluyo? RRRRRRRRRRR yani sürekli böyle bi devam ediyor bir de liquid kendisi. Buna istinaden 'L' harfi içinde bu konu geçerli oluyor. Mesela bir MERAL düşünün ki nasıl mızıkçı olmasın. Evet bunların hepsi istatiksel ve de matematiksel potada eritilmiş gerçeklerdir.

Kendi adımdan benim ne kadar naif, şeker, harika, baldan tatlı olduğumu anlatırdım ama kimliğimi açıklamak istemedim. Fekat bakınız 'BOSSA NOVA' bu bile ne kadar sakin ve de huzurlu değil mi?? Megalomanlık yapmıyorum efendim.GErçekleri söylüyorum..

Bir örnek daha vereyim size bir isim:ELA hiç beyaz tenlilere gidecek bir isim değil. Esmer ismi. Ya da MELİKE beyaz ten ismi.. TUĞÇE kumral ten ismi. BURAK beyaz tenli siyah şaçlı ismi. BERK esmer ismi bla bla bla... Bunlar benim düşüncelerim değil! Bunlar istatistik kardeşim. Bossa nova adlı şirket tarafından yaklaşık 2354424543 milyon Türkiye vatandaşına uygulandı.. Yaaa nağğbeerr..

Melaba benim adım haydar ya sen kimsin?

yeaa bi git dümen kafa yeaa..

beiii!!!!

kaç kaç!

foto:deviantart

04 Eylül 2009

Mutfakta aşçı!


Krep yaptım; güzel oldu:)
Yarısı kaşarlı, yarısı nutellalı meyveli..
mmhh bu kadar streste iyi geldi...

ama ecnebiler neden bizim yemekleri seviyor bir kez daha anladım.Her gün pancake her gün pancake yinmez cık.. Arada olucak böyle di mi ama..

kendi yaptıklarımı fotolardım da üşendim hihi:)

foto:deviantart

02 Eylül 2009

Anahtar sallamaca para şıkırdatmaca

Anahtarla oynayan ve de para şıkırdatan bi milletiz ki bu sesler en nefret ettiğim seslerdir. Bunu sabit aralıklı su damlası ve saat sesi takip eder. Nefretim çoştu şahlandı. Şehirler arası yolculukta da anahtarla oynanmaz ki arkadaş! Onla kalsa iyi bi de host sana sulanıyosa; kendisi bana elleriyle kahve yapmış ıyy salak ya içmedim zaten deli oldum!! Ne iğrenç bir yolculuktu yarebbi!! üfffffffffff bit bit bit bit!!