26 Şubat 2010

KADIN-ERKEK-SIR



Erkekler ve kadınlar işte bütün mesele bu gibi bir giriş yapıyorum düşünce dehlizlerime.

Kadın diyorum nedir?
kimine göre şeytan, kimine göre melek olarak tabir edilen insan cinsi. Ne doğa üstü bir varlık ne de ucube. Kısa kesiyorum..
Erkek nedir?
kimine göre şeytan, kimine göre melek olarak tabir edilen insan cinsi. Ne doğa üstü bir varlık ne de ucube. Kısa kesiyorum..

Kadın ve erkek diyorum nedir? Kimine göre ateşle barut, kimine göre bir elmanın iki yarısı kimine göre kediyle köpek kimine göre değneğin ucundaki iki bok daha neler neler....Bana göre iki cins de genel karakteristikleri olan fakat çözülemeyen kapalı kutu. Bireysel farklılıkları gözetmeksizin bunu söyleyebiliyorum çünkü biliyorum ki beynimizden geçenler çok zaman olduğu gibi dile getirilmiyor.. Ben kadınları çözdüm ağbiii şöyle şöyle yap bak gör iki güne kapında gibi genellemeler işe herzaman yaramıyor.

Bence cinsler arasında isimsiz ve imzasız anlaşmalar yapılmış gibi kadınlar da erkekler de bir şeyler gizliyor. Bu kabullenilmiş tabular dışında olan bir şey soyut bir ant.

Şimdi tutup da hadi dökelim bunları diyemiyorsun çünkü ben de bu sırrın neye tekabül ettiğini bilmiyorum. İç güdü denen şeyin varlığı insanda mevcut mu? Emin değilim ama olma olasılığı yüksek. Öyleyse bu sır iç güdüsel olarak aktarılmış olabilir ya da genlerimize kodlanmış olarak nesilden nesile aktarılmıştır bilmiyorum. Ama her iki cinsin birbirini anlamaması için gerekli alt yapı oluşturulmuş durumda bana göre.

Empati diye adlandırılmış kendini başkasının yerine koyma zırvalamasına da itimadım yok. Bu olaya inanmıyorum. Ben bir erkek gibi düşünemem onun yerine kendimi koyunca. Bir kadın olarak yaşadıklarım, duyumsadıklarım, algıladıklarım kadınca şeyler. Karşımdaki bir kadınken bile ben bu empati fasa fisosunun olamayacağına inanırken - geçmiş yaşantılar denen bir şey var. Madem ben zırt diye in your shoes oluvericem neden yaşıyorum ki ben olarak ya da sen sen olarak ne biriktiriyorsun ki sende- İşte bundan mütevellit bu sırra muktedir olmanın zor bir çabadan ibaret olacağı fikrindeyim.

Son zamanlarda Türkiye'de kadınlar ve erkekler konuşmalarında daha açık olmaya başladı kendileri konusunda; ama zaten bilinen erkek yaşamı sadece dile geldi; kadınlar ise kendilerini açmaya başladı; neler yaptıklarını, kız kıza muhabbetlerini gözler önüne sermeye başladı. İstediğimiz kadar serelim istediğimizi yapalım bu cinsler arası sırra ulaşmak için bence boşa çaba sarf ediyoruz. Kadınlar erkekleri erkekler de kadınları tam anlamıyla anlayamadan göçüp gideriz bu diyardan.

Zaten düşünüyorum da anlaşamamak anlaşmanın ön şartı gibi olduğundan belki de bu bir gelişmişlik seviyesidir bile. Avcılık ve toplayıcılıkla başlayan -bilinen- kadın erkek ilişkisi belki de en azından iletişim kurmaya çabalayan yeni nesillerle bir seviye daha atlayacaktır sırra ulaşmada..

matrix: deviantart

24 Şubat 2010

YOL




Sabah sabah nerden çıktığını bilmediğim bir sıkıntı hasıl oldu. Puslu Kıtalar Atlasını okuyanlar bilir. Bünyamin Atlastan niyet çeker; benim de şuan böyle bir atlasa ihtiyacım var sanırım.
Bulunduğum yerde uzun süre kalmak ya da aynı şeyi uzun süre yapmak beni sıkıyor. Heveslerim de gelip geçici oluyor. Sonuna kadar ulaşmak zaman ve çaba ister biliyorum ama benim hevesim çabuk sönüyor. Her şeye el atasım geliyor; sonra sönüveriyor isteğim.

Bugün de her şeyi bırakıp gitme hevesim tavan yaptı yine. Her gün baktığım dünya haritasından bir yer daha beğenip uçak bileti ayırtmak gibi bir huy edindiğim şu sn zamanlarda alınmayacak bir sürü bilet rezervasyonum var. Saçma sapan şeyler yapıyorum farkındayım. Belki de hava alanına gittiğimde vazgeçip geri döneceğim yolculuklar planlıyorum. Zaman zaman trenle gidiyorum bazen feribota biniyorum. Emin olduğum tek şey uzun süre bir yerde yaşamaktan hoşlanmadığım. Görmek istiyorum; insanlarla konuşmak, daha çok dil öğrenmek..
Ama bakıyorum da şuanda isteklerine sıkı sıkıya tutunamayan biri görüyorum karşımda. 'Ben' lerim çatışıyor bir 'ben' bir 'ben'i izleyen 'ben' bir en içimde 'ben' e bunları yaptıran 'ben' ve daha bir sürü 'ben'. Bence ben çok lanet bir kelime.

Son zamanlarda hissettiğim hiçlik isteğinden de nefret ediyorum ayrıca. 'Hiç bir şey yapasım yok' , 'oturmak istiyorum hiçbir şey yapmadan' demekten de sıkıldım. Otururken beynimde her yöne seyahat ederken sabit kalan bedenimi o an sevmiyorum. Yapmadan etmeden oturan ya da aslında oldukça aktif olarak yol alıyorum. 'Yol' demiş Oruç Aruoba

' ...neyse—varsın sen; ve ben, elbet
bulacağım bir yol—varsa eger bir yol
--ya da benim varsa, bir yol bulma
yeteneğim—yetersem buna... '

Ben de bir yol arıyorum varsa eğer ya da varsa buna yeteneğim.
Hiç sönmemiş hevesim bu konuda işte bunu garipsiyorum ya bir bir vazgeçerken her şeyden...

harita:deviantart


10 Şubat 2010

What I felt what I known


Şehirden şehire insan karakterlerinin değiştiğine inanıyorum.

Sosyal paylaşım ağı dedikleri şey var ya bence en sosyal sayılan sitelerde sosyal değil. Sosyal olsa iki kişi bir araya gelince konuşacak konu bulursun fakat böyle asosyal bi şekilde pc başında duruyosun facebook tan tüm dedikoduları öğreniyosun ama ortak arkadaş oldukların zaten bunu biliyor yani bi araya gelince ne konuşucaksın..Sinema, Kitap bunlar ayrı mevzular elbet..

Facebook hesabım yok; mutluyum insanlar neye ne kadar şaşırdığımı yüz ifademden görüyorlar FACE imden ama BOOK umdan değil.

Dil mi kültürü etkiler kültür mü dili? Ne çok da tartışmalı konu.. İki örnek Arapçada bissürü renk ismi var deve rengi tonlarında.. Malum çöl iklimi. Fakat biz ona deve tüyü- kemıl deyip geçiyoruz.. Türklerde de aile bağı anlatan isimler böyle elti,yenge etc.. Kültür ve coğrafya dili etkiliyor diyelim bu noktada.. Diğerine verilebilecek örnek bazı dillerin olumsuz yapılarla kurulması karamsar insanlar yaratması olabilir.

Escher' i seviyorum.

İnsanların doğumdan ölüme kadar geçirdiği dönemi izlemek çok değişik. Doğumdan sonra büyümesini izlemek bence bu çok güzel..

Ne istediğini bilmek kadar güzel bir şey var mı.. Ama o istediğin şeyin olması için bir çok şeyden vazgeçmek zorunda kalmak kadar da kötü bir şey var mı... İkisi arasında karar vermek zorunluluğu kadar berbat bir şey var mı!!

Kendi evin varken başkasında kalmak neden!! Aynı şehirde bir başkasının evinde kalmak çoook yakınım bile olsa hoşlanmadığım bir şey. Sevdiğim arkadaşlarımla toplanmak amaçlıysa iyi de ne kadar olsa kendimi özellikle ertesi gün iyi hissetmiyorum.

Yabanlı Kadirli reklam sırf bi kalıba uydurulmak için üretilmiş gibi. Hani güncel karakteri nası kullansak gibisinden..

CardFinansa karşı neden bi antipatim var?

Gün içinde neden sürekli uyumak istiyorum?

BU yumurtalardan hangisi daha büyük?

Babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?

foto:deviantart

09 Şubat 2010

GET OUT!


Fransızlardan çok cici bir kısa metraj animasyon..

05 Şubat 2010

Evrimin son halkası bulundu! Kırık kuyruğum ve ben!!! hı?


Bir zaman kuyruk sokumumda bir kemik kırılmış ve ben bunu farketmemişim. Enteresan insanım vesselam böyle çilekeş, böyle acıya dayanıklı bir şahsiyetim düşünün artık...
He şimdi n' olmuş o kemik yanlış kaynamış kendi çapında. Doktör tekrar kırıp kaynamasını beklemek için çok geç diyor.. Dayanamadığım ağrılar için iki üç ağrı kesici verdi. Geçmezse ameliyatla alıciiz o kemiği diyor. EE doktör peki zorlu mu olur?? Oldukça diyor. Ben hala durumun farkında değilim sanırım.. Benim bu halim etrafımdakilerin de beni takmamasına neden olmakta. Bari azcık ilgi gösterin be! CIk cık cık...
omurganın devamı neticede neler olur kim bilir ühüü:(
çok hastayım, bak dizlerim tutmuyör..
Ölüyorum sanki..
Gözlerimde ufak ışıltılar var..
O karanlık evet işte o bahsettikleri hani; görüyorum şimdi..
Ohh hayır olamazzzzzz!!!

foto:deviantart

02 Şubat 2010

YAM YAM:)