17 Mayıs 2010

Sab-hırsız hayatımdan çalıyorum ulen!


Çim adam benim gibi sabırsız insanlar için çok uygun bir şey. Üç güne çimleniyor bir kere. Üç mevsim çiçek açsın diye beklemiyorsun.
Bekleme deyince bir çok ihtimal gelebiliyor akla.

Sevgiliyi bekleme.
Bu konuda ihtisas yapmış durumdayım çünkü 3 yıldır uzak şehirlerde ha şu ara görüştük yok bu ara görüştük diye gün saymaktayız. Bunun sabırsızlıkla bağlantısı olamıyor işte. Aynı şehirde olsak geç kalsa çok sinir olursun mesela sevgiline ama uzakta olunca yok böyle bi ihtimal geç bile kalamıyor. Arayıp ben beş dakkaya şurdayım demek çok şahane bir şey olurdu tabi ki..

Eğer beklemem gereken şey ilerleme kaydetmemi gerektiren bir şeyse mesela dil öğrenmek gibi sabırsızlanıyorum hemen konuşabilmem hemen her kelimeyi öğrenmem lazım ya da bir spor dalı vs. Hemen ilerleme kaydetmek istiyorum. Bu yüzden hep yarım yamalak bir sürü 'geçmiş'lerim var. Ama asıl istediğim şey hep bir alanda gerçekten bir yere gelebilmek olmuştur ama sabırsızlığım beni bundan alıkoymuştur. Maymun iştahlılığım yoktur ama sabırsızlık baş düşmanım bundan kelli kesin kararlıyım.

Geçmişte yaptığım el attığım işler listesi:
....
...
Yarım kalmış işler listesi:
..
..
Ve yapmak istediğim o kadar çok şey var ki daha.. Hangi birinin listesini yapayım ben de bu sabırsızlık olduktan sonra.
bazen bencile dönüşmekten korkuyorum. Biri benim dediğimi hemen yapsın diye düşünür müyüm yakında diye korkuyorum.

Eğer yarım bırakmasaydım belki iyi bir şekilde dans ederdim ya da gitar çalardım ya da dağcı olurdum ya da tiyatro oyuncusu ya da voleybolcu ya da hattat...

Ah bu ben! Bir işe Türk gibi başla lafı hakikaten bana çok mu çok uygun ama işte o İngiliz gibi bitiremiyorum.

Çok içimi döktüm.. Kendime sinirlendim şimdi.
Tövbe tövbe.

En kısa zamanda bossa nova yaz hayalleri listesi çıkar nasılsa ben o zaman görürüm beni..

foto:deviantart

15 Mayıs 2010

KAFA YAZISI



Benim şundan beklentim bunla doğru orantılıdır diyen insanları anlamıyorum.Her zaman her koşul aynı sonucu doğurmayabiliyor. Nasıl bundan emin olabilirsin ki! Mutlu olmam için böyle bi adam yeter dersin ama olmaz.Ya da para ya da bla bla..

Eğer ikinci kez hayata gelsem nasıl biri olurdum/olmak isterdim diye düşünüyorum zaman zaman. O kadar farklı şekle bürünüyorum ki düşüncelerimde ben benlikten çıkıyorum.

İnsanın doğum günü etrafında sevdiği insanlar varken daha bi tatlı oluyor. Sevildiğini hissetmek de çok güzel. Zaman zaman kendini sevdiğini de hissettirmen lazım. Kendime çiçek alma alışkanlığımı görenler şaşırmakta ama hep de başkasından beklenmez ki mutluluk..

Finallerim yaklaşmakta. Bi sürü çeviri yapmam lazım ve de final ödevim: bir kitap yazınız. Nasıl? Evet kitap hıhı..

Son zamanlarda gittiğim ve de en keyif aldığım konser Candan Erçetin' in konseri oldu. Bahar şenliğine yakıştı bence. Peki Serdar Ortaç'ın gelmesine ne demeli??

Canım şuanda kandil simidi çekiyor fakat evde susam yok. Susam bence çok güzel bir isim. Susam demek de çok güzel. Ama keşke varlığıyla beni şuanda şenlendirseydi.

Ev değiştirme telaşı içerisindeyiz. bir öğrenci için ev değiştirmek bence ekonomik kriz demek. Emlakçısı, nakliyesi kılı yünü 2000 tl' ye patlıyor en az. Fakat yeni evimiz de çok güzel haziran başında göçüyoruz.

Emlakçılık bir meslek değil bence. Akıllıca planlanmış sinsi denebilecek bir iş. Sahibinden ev bulmak çok zor artık. Bir de emlakçılar için bir yasa çıkmış. Önceden emlakçıyı aradan çıkarıyorlardı bir şekilde ev sahibiyle tanışıp anlaşıp ama şimdi ev sahibi para cezası ödemek zorundaymış böyle bir durumda.

Sahibinden.com da da sahipten çok emlak var.

Ölümüm bence kaza sonucu falan olmamalı. Arkamdan son şakasını yaptı denmemeli.. Bir yıldız kaydı falan da denmesin. Son yolculuğuma uğurlandığım da söylenmesin.
Fakat bi dakika bunlar ünlüler için söyleniyordu o zamaaaaaaaaaaaaan hmmmmmmmm ıııııı ööööö helal olsun oh oh desinler bence. Ama arkamdan konuşmasınlar. Bi de ölünce eşyaların senle ölmüyor. Onlar kalıyo bi yerde birinde ya da bağışlanıyo. Sen yaşarken insanların beğendiği hatta belki kıskandığı eşyalar sen ölünce birden korkunç oluveriyor. Ee noldu ki. Bu biyolojik bir süreç dostum o tişört yemez seni.

Havanın kapalı olması canımı fena halde sıkardı ama şimdi seviniyorum. Ders çalışmak için güzel bir gün.

Procrastination hastalığım gün geçtikçe artmakta. Hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şuanda bile çeviri yapmam gerek diyorum, oh hava da buna uygun diyorum ama bunu bloga yazmak istiyorum. Sonra bi şeyler yiyim, sonra etrafı toplıyım diye gidecek. Gece yarısı başlayıp uykusuzlukla son bulacak ve ben neden kendimi bile bile kendimi değiştiremiyorum biri bana bunu açıklayabilir mi?

Telefonun notepad i var ama ben hiç oraya not yazdığımı hatırlamıyorum. Genelde şarkı sözü yazıyorum. Şuanda ne var hemen bakayım
"It's a new day, It's a new life for me, and I'm feeling good"
Hmm peki..
Bence ben bunu yazının başına eklerim ki. Oley!

06 Mayıs 2010

Dün-bugün yüzyıllar arası kararsızlıklar


Çikolata ilk olarak mayalar tarafından keşfediliyor ve içecekte kullanılıyor hatta sadece üst sınıfa uygun görülüyor bu içecek. Şimdi durum çok farklı.
Nedense bu döneme ait olmadığımı düşünüyorum zaman zaman.
Tarihte bir dönemi yaşamamam için şans verseler çok kararsız kalırdım.
Görmeyi istediğim o kadar çok zaman dilimi var ki.
Belki gelecekten bu günüme baksam şimdiyi yaşamak isterdim ama eski yüzyıllar nedense şu anda daha cazip geliyor.
Zaman makinesi değil istediğim. Tüm yaşamımı geçireceğim bir dönem. Farklı bir uygarlık ve yaşam biçimi.
Kendimi hipnotize ettirsem kesin bilmem nere sarayında bla bla olurum.
Acaba bugünüm gelecekte ne olarak adlandırılacak.

resim:deviantart

01 Mayıs 2010

Kadınların İçindeki Ortak Karakterler



Kadınların içlerinde barındırdıklarını düşündüğüm bir çok karakter var erkeklerinse daha sınırlı yani 3 ya da 4 diyelim.. Daha önce bir yazımda belirttiğim kadınlar arası gizli sözleşmelerin haricinde aralarında anlaşmalarını sağlayan bir nokta da bu bence. İçlerinde barındırdıkları karakterlerden bazılarının hepsinde aynı olması.
Kadın blog yazarlarının sayfalarında okuyoruz muayyen dönemlerinde yaşadıklarım şöyle böyle vs. bunlar zaten kadınların yaşadığı bir durum bahsettiğim şey bu değil aslına bakarsanız. Anlatmak istediğim şu ki;
Bir kadın ve ikinci bir kadını ele alalım.
Birinci kadın gayet kendine güvenen, ve o an için gayet iyi giyinmiş ve hoş görünümlü olsun.
ikinci kadın ise o gün sadece kendini kötü hissediyor olsun. Otomatik olarak bu kadın çirkin olmasa bile kendine güveni düşecek ve de etrafta uyandırdığı izlenim farklı olacak.
Birinci kadından daha güzel dahi olsa kendini onun bulunduğu ortamda daha da kötü hissedecek. Sinirleri bozulacak vs.
Kadınların birbirlerini çekemedikleri söylentisi tamamen bir yanlış anlamadan ibaret olabilir diyorum yani. Kadınların dışarıdaki tavrı ve tutumu tamamen kendi içsel durumuyla alakalıdır ve bu iç durumunun faturasını dışarıdaki o kadına keser bir anlamda.
Peki bu durumda ne olur? Birinci kadın bu durumun farkına vardığı anda bunu kullanmaya başlar kendisine olan güveni daha da artar ve bulundukları ortamda merkez olmanın keyfini çıkartır. İkinci kadınsa bunalır ve sıkıntılara girer.
Bu aynı iki kadın başka bir durumda rolleri değişebilir ve ruh halleri, tavırları, yaşadıkları değişebilir aynı şekilde yani ikinci kadın birinci, birinci kadın ikinci olabilir.
Aslında her kadının içinde var olan istediğinde merkez olabilme özelliği durma göre kadından kadına geçebilir.
Yani aynı karakterleri barındırma ve zaman zaman gün yüzüne çıkarma düşüncemin bir noktada işlemesi böyle oluyor.
Tabi ki işler her zaman böyle yürümeyebilir.
Birinci kadın kendini göstermeden ikinci kadının çırpınışlarını izleyip sonra hamle yapabilir ya da gün boyu çekimser kalabilir ama ne olursa olsun kendine güven oranı diğerine göre daha yüksek olduğu için gizli merkez yine o olacaktır. İkinci kadına ilgi bir zaman sonra düşecek ve sessiz duran birinci kadına sorular yöneltilecektir.
Erkeklerde durum her zaman böyle işlemiyor. Bunun sebebi de kadınların erkeklere erkeklerin kadınlara davrandığı gibi davranmaması bence ve de kadınların duygularının uyarıldığı konularla erkeklerin duygularının uyarıldığı konuların da farklı olması.

Kadınlar arasında çekememezlik olduğu nokta kişinin kendine dayanıyor. İşte benim az önce bahsettiğim noktayla bunun arasında çok fark var. Çünkü bu konu kişisel kıyaslamaya dayanır ya da kişisel yarışa girmeye. Ondan dahi iyi, ondan daha güzel olma fikri devreye girdiğinde kişisel çekişme başlar ve komik bir durum meydana gelir. Çünkü kadınlar böyle durumlarda gerçekten komik hareketler sergileyebilir.
*İlk durumda ikinci kadının bir yarışa girdiğini düşünün mesela..

Bu durumda hamle yapmak ya da yapmamak ona kalmıştır ama aslında iki kadını da içinde barındırır. Bu iki kadından biri yarışa girebilir ya da girmeyebilir işte bu durum kişiseldir.

Açık oldu mu bilmiyorum ama kişisel kadınsal gözlem fikrim böyle..
Neden kafayı da kadın ve erkeklerle bozduğumu da bilmiyorum:)