23 Temmuz 2012

Seks yapmıyorum ben hep vesveseliyim



İkbal Gürpınar'ı bi kadın aradı. Dedi ki


-İkbalnım, benim içimde bi vesvese kurtulamıyorum, sürekli gusül abdesti almak istiyorum. Gusül abdesti almamı gerektirecek bir durum da yok her gün her gün ama; sabah olsun, öğlen olsun içimden bi ses ille de gusül al diyor. Kocam da kişisel temizliğine pek önem vermez. Ben de sürekli ellerimi ayaklarımı yıkıyorum, sürekli temiz olmak istiyorum. Hocama danışayım dedim.


Bu arada kadın sürekli her gün seks yapmadığını bunun sadece vesvesesel bir konu olduğunu anlatmaya çalışıyor; sanki anormal olan seks yapmakmışçasına. Asıl konu İkbal'in verdiği cevaptır bence. 


-Ahh canım benim euzü besmele çek. 


Çok affedersin bacım  elbette besmele ruhen, manen çok kuvvetlidir fakat olaya baksana; kadın resmen obsesif olmuş. Artık günlük hayatını aksatır olmuş bildiğin psikolojik kökenli bir şey var ortada. Bunu oradaki hocaya danışması bile ayrı bir mevzu. Arada kocasına da bok atıyo zaten. Sen çıkmışın ne diyorsun.  Sonra sonra tabii tıbbın da yapacağı bir şeyler vardır diye ekleyip aradan çekildi bizimki. 


Sen çözümü verdin zaten belki tıp, bilim de bi şeyler yapabilir. 


Dayanamadım hocanın cevabını dinlemeye gücüm yetmedi, kanalı değiştirdim.


Sen ne demeye izliyodun derseniz kadının çaresiz ses tonundan takılıp kaldım; bir de sürekli verdiği 'SEKS yapmıyoz biz beyimle, beyim de pis zaten. Bok herif beni obsesif etti bi de' gibi alt mesajlar çekti. 




Sonra Ahh bi tanem çok geçmiş olsun. Allah şifa versin. Euzü besmele...



Tövbe tövbeeeeee.




İkbal, söylemeyim dedim, dayanamadım ama kafan kocaman. Zaten bir sen bir Esra Ceyhan TV sektörünü ölümcül yaraladınız benim nazarımda.


Şimdi Esra Ceyhan'ı, Gülhan ve galaksi rehberini de alıp galakside kaybol.

19 Temmuz 2012

Yapraklı günler vardı azizim...



Beni sıcak havalar böyle bok gibi yaptı. 
Bu ne sıcak lan! Lanetli yaz yemin ederim.
Denize gitmeye üşeniyorum sıcaktan. Öyle bir sıcak ki durup dururken tüm vücudumu işemişim gibicesine şey ediyor. 
Çişim gelmiyo terlemekten. 
Günde 2 varil su içiyorum bi kere çişe çıkıyorum. 
Antalyacak keseliğiz; dünya tellakları gelse de hepimize bi el atsa. 
Uyuyamıyorum oğlum, klimayla da uyuyamıyorum. Gözlerim Hayko Cepkin' den hallice dolaşıyorum sokaklarda. 
Sürekli baş ağrısı, saç baş desen darmadağın oldum.
Makyaj desen suratta durmuyo bööööyle aşşaaa aşşşaaa akıyo her şey. 
Çok fenayım çok. Saçları da uzattık göte kadar. Çık başa bakalım çıkabiliyo musun şimdi.
Eril cins tişötü çıkardı memeler fora. Biz bir de üstüne üstlük  meme ucumuzu gizleme derdindeyiz. 
İlkel kabileler mutlu dedim dedim dinlemediniz. 
Lanet olsun kapitalist moda akımlarına, yaprağımı geri verin şimdi bana.
Yaprak dediğin hem hafif bi şey de sonuçta. Yeri gelir çıkarır sallar bi serinleme edevatı olarak da kullanırsın.
Kış günleri de mis gibi postumuzla yaşarız. Bugün bi kürk ne kadar sen biliyo musun?! Tehheeeey teeeey!
 
Şu günlerde sizlere yapraklı günler serinliği diliyorum.

Ölmeyin lan.
Bye.

07 Temmuz 2012

Ev- lenmeyin yuva kurun





Belli bir yaşa geldikten sonra 'gelenektendir, evlenilir' fikri bana hep uzak ve samimiyetsiz geldi. 
Biliyorum ki  huzur ve aile yaşantısı daha baskın bu konularda. Evliliklerin birçoğunun aslında yaş gelmesi vs. değil yalnız kalmama fikri ya da ailesiyle yaşayanlar için evden kaçış ışığı gibi görünmesiyle ilintili diye düşünüyorum. Ailesiyle huzursuz günler geçiren ya da tek başına hareket edebilecek yaşta olmasına rağmen ne yaptığı nereye gittiği sorulan bir insan için kendi hayatını yaşamak fikri daha cazip geliyor. Olay evlilikten çok 'kendi hayatım' fikrine dönüşüyor. Az tanıdığı birisiyle bu düşüncelerle evlendikten sonra buhranlı dönemler başlıyor. Eril cins önce evdeki potansiyel varlıkla birliktelik kurma fikrinin cazibesini yaşıyor fakat daha sonra yaşayamadığı kendi hayatına dönüş yapıyor. Dişi varlık ise olaya daha duygusal baktığı için 'zaten mahvolmuş bir hayatım vardı bari çocuk yapalım da hayatımı ona adayayım' gibi histerik düşüncelere bürünüyor. Yıllar içerisinde doyuma ulaşan adamın ve zaman zaman elbette ki kadının durulması ardından işte o monoton aile yaşamına giriş başlıyor. Adamla kadının birbirlerine karşı umarım yitirmedikleri saygı yıllar içerisinde sevgiye dönüşüp ortaklaşa dünyaya getirdikleri yavru üzerine kurulu bir şekilde sürüyor. Ekonomik düzey ve içinde bulundukları sosyal ortam onları nereye götürür bunu sınıfsal faklarla beraber rahatça gözlemlediğimizi düşünüyorum. 


Avrupa'nın 18 yaşta ayrı yaşama fikri zaman zaman katı ve saçma gelse de bazen de inanılmaz cazip geliyor bana.İşte sırf bu ailemden kurtulayım, içinde bulunduğum ortamdan sıyrılayım fikrine bürünmekle başlayan girdapa girenlerin çoğunlukta olduğunu bildiğim için. Eğer ekonomik açıdan bakarsak anne babanın tutup da 'çık git huleeeyn 18sin sen' demesi bizim Türkiyemiz için pek mümkün görünmüyor. İstihdamın az, genç nesilin çokça olduğu coğrafyamız bu fikre ne geleneksel-nüfussal açıdan ne de ekonomik açıdan uygun değil.


Şu saçma ve mutsuz evliliklere başlama konusunda ailelerin büyük etkisi olduğunu vurgulamak istedim. En azından evlatlarınızın kaç yaşında olduğunu bir kez daha düşünün ya da onlarla olan iletişiminize bir kez daha göz atın. Sizden kaçar gibi evlenen bebeleriniz olsun istemezsiniz herhalde. 


Benden size tavsiye; böyle evlenmeyin. Kaçarcasına, sevmeden, kılına tahammül edemeyeceğin bir adamla, yüzüne gülmeyecek bir kadınla, sevişeceğin ve mideni bulandıracak biriyle.



Severim, öberim en nadide.


pic: http://kxodesign.com/house-vs-home/

02 Temmuz 2012

Çogünnü olduğumdan dergilere konuk bir yazarım


Burada yazım var oğlanlar, kızlar okuyun bakem.
İnsanlar uğraşıp emek verip nekaaaaar güzelli şeyler yapıyor değil mi?

Öberim can ciğer kuzularımın en sarmaları.

NOT: Yazı başlığım her kişi er kişi değildir!
Mementoma sevgiler