23 Eylül 2010
Eski dosyaları karıştırdım 1978 vs. Günümüz
18 Eylül 2010
Düşünceler silsilesi vol. bilmem kaç

You are my sunshine my only sunshine
Help me if you can, I'm feeling down
And I do appreciate you being round.
Help me, get my feet back on the ground,
Won't you please, please help me?
17 Eylül 2010
İçim dışım bir yeminle

İnsanları sebzelere benzetiyorum. Her gördüğün yeni kişiyi bir sebzeye benzeterek o sebzeye daha önceden yüklemiş olduğum özelliklere sahipler gurubuna koyuyorum. Şimdi böyle çok saçma oldu, anlatamadım. Şöyle izah edeyim ki;
12 Eylül 2010
Ayaklara özgürlük ve havadarlık diliyorum

Yaz günü büyük bir problem bence ayakkabı. Eğer terlik sevmiyorsanız bir de. Ya da ayakların çok biçimsiz olması durumu da söz konusu olabiliyor. Bir arkadaşım ciddi anlamda terlik giymemeli ki kendisi de bu gerçeği bilerek hareket etmekte.
Hanım kızlarımızın yazlak olarak gittikleri yerlerde çizme giymeleri enteresan bir o kadar da abesle iştigal ilişkisi yaşamakta ki bana göre çizme diye adlandırılan bir şeyin yazlık olarak kullanılması gibi bir şey söz konusu dahi olmaz. Sıcak memleketlerde bacağın ikiye katlanan diz kapağı arkası bölümünden aşağı akan terleri düşünürsek bu çizmenin içinin su dolması muhtemel olduğundan bence naylon olması en münasip materyaldir ki içindeki haznede su birikebilsin.
Terlik konusunda kadınlar kadar erkeklerin de problem yaşadığını düşünüyorum ki erkekler yazlık kıyafet olarak her tarza uygun kıyafetler giyemiyor ya da hoş karşılanmıyorlar. Takım elbise giyme alışkanlığı olan erler ne tarz yazlık kıyafet giysin ki o oscar ayakkabılardan o kunduralardan kurtulabilsinler. Kundura tarzı sandaletler halk arasında genel anlamda artı puan kazanamadı. Belirli bir kesimin gözdesi olup içinde çorapla kullanılması da kısa süreli oldu.
Her bir kıyafetin belirli bir kitleye ve alım gücüne hitap etmesi apayrı bir konu bana göre. Genelin GÜZELi bağlamındaysa felsefeye baş vurmak sonuç vermemiştir. Feylesof kişiler bununla ilgili farklı görüşler ve genel geçer kurallara ulaşma konusunda elbet bir çıkar yol bulamamışlar.
Şimdi bana görelere gelip kendi görecemden bakıyorum meseleye.
Ciddi anlamda moda takipçisi olduğumu falan söyleyemem ama popüleriteye gizli bir hoşlanmazlık belirtisi gösteriyorum. Zaten alış verişte yaşadığım zorluklardan bahsetmiştim.
Kadınların sandalet ve terlik konusunda ne olursa olsun erkeklerden şanslı olduğunu düşünüyorum çünkü hemen her giyim tarzına hitap eden ayakkabı ve terllik tarzı var. Öyle ki kadınlar için çizme bile üretilmiş-yaz günü için-. Bir de dönüp oğlanlara neler yapmışlar bakalım.
Mavi siyah çizgili terlik var senelerdir. Asla kurtulamadığımız bir model. Ancak deniz şortu ve beyaz atletle tamamlandığında bir anlam ifade eden o güzide model..
Plastik parmak arası terliklerin sadece şortun altına giyilemsi taraftarıyım. Kot pantolun altına giyildiğinde ve parmak içleri pislikle doluysa eğer iğrenç bir görüntü oluşmakta.
Mantar tabanlı bıdı bıdılar da elbet baba terliğidir bana göre. İki kalın biritli sanki küçük numarası üretilmezmiş gibi 45 numara gibi falannımsı mış fış.
Bakınız benim ilk aklıma gelenler bunlar. Sandalet olarak spor tarzda askeri yeşil ya da kahveli tonlarda olan ayakkabılarsa çok çok küçük bir kitleye hitap ediyor ve de her kıyafetle giyilmesi oldukça güç.
Kadınlarda durum böyle mi? Kesinlikle hayır. Sandaletin de sporu da şıkı da, terliğin de, babetin de, onun da bunun da… Her ortamda her yere uygun olanı üretilmiş. Kadınların zaaflarına oynamış üreticiler. Er kişiler de sıcakta terlemekle kalmışlar. Sonra erkeklerde ayak kokusu daha fazla. E o kapalı ayakkabılara mahkum adamlar. Gerçi zerafet konusu tartışılır 45 numara ayakta şık bir erkek sandaleti nasıl olur acep? Bunu bilemem. Belki de buna hazır değiliz henüz. Bir gün rugan, bol biritli şık bir sandalet giymiş adamı görücez bence. Fakat bu görüntüye hazır olmayı umuyorum o zaman.
Ne olursa olsun ayaklar önemlidir. Onları sevmek onlara özen göstermek gerekir. Kadınlar kadar erkekler de bu konuya özen göstermeli. Tarlada çalışan kadınlardan bahsetmiyorum tabi ki. Ne yapabilir çiftçi kadınım mahvolmuş ayaklarına. Oralardan dem vurmamak lazım.
Erkek cinsine gelince uyarım şudur ki ayaklarınızı her gün yıkayınız. Günde bir kere yıka ayakları bir yerde!! Ne olursun, ne olursun…
01 Eylül 2010
I kissed a girl and i liked it -Bir rüyanın bilinmezliği

Kadınların kadınları erkeklerinse erkekleri daha iyi anladığı çok çok önemli bir konu var bana göre.
Dokunmak.
Kadınların dokunulduğunda hoşlandıkları noktaları kadınlar erkeklere göre daha iyi bilebilir çok kez.Kadınları hatmetmiş adamlardan bahsetmiyorum burada. Erkeklerde de durum aynı. Bu durumda lezbiyen ve gay ilişkilerin daha doyuma ulaştırıcı olduğundan bahsedebilir miyiz? Bİlmiyorum ama ben size bir anımı anlatayım şimdi.
Mulholland Drive adlı filmi izleyenler bilir. Orada lezbiyen ilişkiler, kıskançlık ve bilinç altı gibi konulara güzelce parmak basılmış. İşte ben bu filmi izlediğim günün sabahında Ellen Degeneres show'u izlemiştim. Bİliyorsunuzdur belki kendisi lezbiyen. Tabi bu lezbiyeni sıfat olarak kullanmak ne kadar doğru bilmiyorum. Herneyse onun programında o gün bir yardım kampanyasından ve bu kampanya dahilinde her bir konuk öpmesinin bin dolar gibi bir getirisi olduğundan bahsetti. Bu bölüme de "I kissed a guest" adı verilmiş. Ben de bunu düşünerek I kissed a girl adlı şarkıda Ellen'ı düşündüm bir müddet. Aynı günün akşamı Mulholland Drive'ı izledim ve ardından film üzerine uzunca bir araştırma yaptım. Oyuncu isimlerini de yazardım ama unuttum tabi ki:)
Sonuç olarak tüm günümü iki kadının cinsel ve günlük ilişkisini düşünerek geçirdim.
Gece yatarken de aklımda bunlar vardı ve ruyamda bir kızla öpüştüğümü gördüm. Bu esnada arkada I kissed a girl çalıyordu. Aklımdan da oha hakketen kızla öpüşmek güzelmiş lafları geçiyordu. Aynı zamanda filmde gülüp duran bilinç altı ögeleri her yandan gülüyordu. Enteresan bir ruya idi. Sonra kendimi sorguladım acaba kadın cinsine karşı ilgim mi var diye. Yokmuş.
Bilinçaltım bence çok etkilenmiş.
Etrafımda böyle ruyasında lezbiyen ilişki yaşayan var mı diye küçük çapta bir araştırma yaptım. Sorduğum 3 kişiden 5i yaşamış. Meğersem herkes gizliyormuş. Ben de leeen dün ruyamda noldu biliyo musun diye anlatıp durmuştum oysa ki.
Ben ince laftan sözden pek anlamıyorum. Eğer homoseksüel olan arkadaşlara dokunur bi yanı olduysa içimde hiç kötü niyet yok bilesiniz.
Ama şunu merak ediyorum ki acaba heteroseksüel erkekler ruyalarında hiç homoseksüel ilişki yaşıyor mu? Bunun sadece bilinçaltıyla alakalı olduğunu söylemek doğru mu?
Bu konuda benim şahsi fikri de arzulamakla ilgili. Eğer günlük hayatta bir kadını arzulamıyorsam ya da bir erkek başka bir erkeği bundan söz edilemez.
Şimdilik hoşçakalınız efendim.
Peki ya siz ...
resim: deviantart