26 Ekim 2010

Ayrılık sana ne yapar içindeki canavar nasıl ortaya çıkar




İnsan ilişkileri konusunda özellikle şu son zamanlarda ciddi anlamda inceleme yapma şansım oldu. 


Ayrılıkların ardından yaşananlar, psikolojik süreçler ve insandaki hayli baskın ego kavramı.


Kadınlarla erkeklerin bu yaşantıları birbirinden farklı gibi görünse de aslında bir bakıma aynı kapıya çıkıyor aslında. Ayrılığı ele aldığımızda örneğin... Sevgilisinden ayrılan bir kadın eğer çok da bağlı değilse ayrıldığı adama egosunu sarabileceği onu kuşatıp donatabileceği birini bulur kestirmeden. Beğenilmek hoşuna gider. BU adam ona 'kendine güven' duygusunu  aşılar bir bakıma. Tekrar beğenilmiştir işte. ZAten güzeldir. Erkekler tarafından arzulanmaya devam etmektedir. Elini sallasa ellisidir. Eski sevgilisi olan adam artık onun için yeterince o 'sevgililik' 
kıvamından çıkmıştır. Kadınlar için arkadaş kalabilirim kavramı daha kolaydır. Çünkü kadınlar egolarına yenik düşme konusunda biraz daha öndedir. Erkeklerin seks düşünceleri de belki duygularından daha baskındır bu konuda bir şey söyleyemem. Kadınlarda biraz pohpohlanma değer görme ve şımartılma düzeylerinde artış oldukça sevgi seviyelerinde kimilerinde egosuyla ters orantılı olarak azalma görülür. Kadınları çözmeye çalışmayın demiştim daha önce. Kadınlar kötü çocukları sever görüşü de buradan gelir. Kadınlara kötü davranmayın ama mükemmel olmadıklarını bilmelerini sağlayın asıl anahtar kelime bu. 


Tabi her kadında süreç böyle işlemez. Kimileri pohpohlandıkça bağlanır egoları şiştikçe şişer buna alışır ve onsuz yani o sevdiceksiz yapamazlar. 


İşte burada ince çizgi şudur: AŞK- EGO?


Acaba aşık mısın yoksa egonun şişmesi hoşuna mı gitti? Herhangi biriyle herkes az buçuk bir şeyler paylaşabiliyorsa ilişki yaşayabilir. Herkes karşısındakini sevebilir uyumluysa. Ortalama insanlar ortalama ilişkilere dahil olabilir anlayacağınız.Telefonla konuşacak birin, mesajlaşacak bir partnerin falan olur. Cinsel anlamda durum çok farklı. Ama cinsellikten ziyade bir ikinci kişinin yanında bulunması durumundan bahsediyorum. 


Erkeklerde durum daha farklı onlar da ayrılıkların ardından kendilerini kanıtlama çabasını girerler. Başka biriyle sevgili olurlar ama nedense onlarınki daha farklı bir ben buradayım ben yapabilirim düşüncesi gibi geliyor bana. 


Aşkın kafada şekillendiği düşüncesine sahip biri olarak bir kadını eğer aşık etmek istiyorsan duygularından çok kafasında izler bırakmak gerektiği düşüncesindeyim. Yani ayrıntılar olmalı aklına gelen, ya da iz bırakacak şeyler işte.. Erkekler nasıl aşık olur? Erkekler aslında saflık arayışında. Daha temiz yüzlü masum bir kadın görünüşü ya da onun yanında onun korumasında olduğunuzu hissettirecek bir kadın. 


Erkeklerin kadınlardan daha katı olduğu söylenir bana göre aslında erkekler duygularına daha bağlı. Kadınlar daha planlı ve sinsi hareket ediyorlar. Kadınlar daha kullanıcı. Erkekleri egoları için kolayca kullanabilirler. 
Erkeklerse beklentilerine uygunluk düzeyinde hislerine güveniyor gibi geliyor.


Elbette ki kendi çerçevemden yazdım. Çok öznel bir yazı oldu. Ama genelleme yapmam gerekirse çevremdekilerden bahsettim. Aşkın olmadığı ayrılıklardan bahsettim. Aşk ilişkileri çok farklı. 
Aşk ayrılığı diye bir şey var mı onu da bilmiyorum ama bu konular son zamanlarda kafamda oldukça sık dolaşmakta. 


İronik olsa da eski sevgiliden kalan şeyleri yenilerinin yanında kullanabilmek. İşte bunlar gerçekten garip geliyor bana belki oldukça duygusal bir insan olmamdandır. Ya da insanların hayatlarına başkalarını sokup istemediklerinde rahatça hoşça kal diyebilmeleri. İnsan ilişkileri konusunda keşke arkadaşım olarak kalsaydı denilen aslında zaten arkadaşı olabilecek birini sevgili yapması olayını anlayamamam... 


Sevgililik sadece az önce bahsettiklerimle nasıl sınırlı olamazsa bana göre bunlardan bağımsız da olamaz. Yani aşkı bu süreçleri yaşarken de bulabilirsin. Saçma sapan yaratıklarız. Bir alış veriş merkezinde sadece görüp beğendiğin bir adamla yıllar sonra evlenebilirsin mesela. 


Ne kadar garibiz. İnsanlar olarak ya da tutunamayanlar. Eskisevgilininardındanumursamadanegosuiçinhemenyenisinibulangillerden.



foto:deviantart

23 Ekim 2010

çok popüler yazılarım var benim çok ünnüyüm aynı zamanda ve de harikayım falan

Şimdik efendim ben bu mim işinden falan anlayan  bu konulardan çokça hazzeden bir bilogır değilim. 


Genelde keyfinin kahyası canı isteyince yazan ama bol bol okuyan bir şahsiyet olmamlan alakalı olacak blogumda  çok fazla sorumluluk istemememle de alakalı olabilir bilmiyorum fekaaaaaaaat ben bu mimi sevmiş bulunmaktayım ve de cevap veriyorum ™ мγdяєaм mimlemiş sorusu da buymuşmuş en çok hangi yazılarım okunmuşmuş...




12 Ekim 2010

Ben bir bebeyken...








Şarkıların aklıma kazınmasına engel olamıyorum. birinden duyunca hemen eşlik etmeye başlıyorum. İşte bugün bu şarkı sabahtan beri dilimde. 


Küçücük bir çocukken en sevdiğim şarkıcılar arasında yer alan Nazan Öncel'in tüm şarkılarını şuan dahi ezbere biliyor olmam, 2,5 yaşında yaşadığım olayları hatırlamam ama dün yediğim yemeği unutmam???


Barış Manço ve Nazan Öncel tam bir 80-90 kırması olarak en sevdiklerim...


4 yaşında ablamın ses kaydımı yaptığı kasette Cem Karaca'dan ben suyumu kazandım da içtim diye başlamam ve arap sabunu bir reklam dinlediniz demem...


O yılların klişesi olarak telefonla konuşuyor gibi yaparken çekilmiş fotoğrafım...


Doğum günü pastamın mumlarını üflüyor gibi yaparken yapamayıp söndürmem sonucu 5 kez çekilen doğum günü fotoğrafım...


Tatile gitmeden önce alınan simitimin içinde koltuğun arakasında uyuyup kalmam...


Okula giderken kuru yapraklara basmak için kaldırım köşesinden ayrılmamam...


Ablam tarafından kurban edilip Show radyo'yu arayıp adamın dediğini anlamamam sonucu bok mu diye sormam...(yaş 5)


Lojmanda herkesi biz çok fakiriz diye kandırmam...


Okumayı ilk öğrendiğimde gazetedeki her şeyi okumam bu esnada piiiii reeeee zeeeeeeer vaaaaaaa tiiiiffffff pre-zer-va-tif bu ne ki diye babama sormam...


Üçün biri Türklere özgü el hareketini kuzenimden görüp babama göstermem baba bu ni demek diye sormam...


Sapanla kuş avlayıp -yanlışlıkla- 2 gün ağlamam...


Kuşuma o dönemde çok ünlü olan bir kağıda makyaj yaparak kadınlara tüyolar veren makyöz Çarli' nin adını vermem...


Marley yerler...


Karpuz kollar...


Göbeğinden bağlamalı puantiyeli ve kolsuz  gömleğim...


Aman Allah'ım yaşlanıyorum...